Buradayim

 

 

Buradayım. Olmak istemediğim yerde, her birinin sonu uçurum olan satırların başında. Aslında satırların değil, telefonumun başında. İşlerimin çoğunu buradan hallediyorum çünkü. Boynum ağrıyor telefona bakmaktan. Sen olsaydın sana bakmaktan bir yerim ağrımazdı. Ama orada değilim daha, buradayım. Buradaysam dolmuşumdur. Işıklar sönmüş, yollar kapanmıştır. Sana gelen yollarsa… Bekle, geleceğim buradan oraya, sanırım, henüz değil.

Buradayım. Yine bir dolunayın altında. “Mucize aslında bunun ikiye bölünüp tekrar birleşmesi değil, belirsiz bir zamandan beri tekrar ve tekrar aynı yolda yorulmadan, usanmadan dönüp durması, dönüp durmamız. Mucize bunun bizzat kendisi” diyorum, sana çeviriyorum yüzümü esrik bir gülümseme ile, yoksun. Doğru ya oradasın, ben buradayım. Burada olduğumu unutuyorum orayı düşündüğümde. Hayatımın mecburiyetlerinden kalan vakitlerimi orada değerlendiriyorum hep. Oraya gelince, yani orayı düşünmeye yeltenince, düşüneyazınca, bir mecburiyetim hemen yapışıyor yakama, getiriyor hemen buraya.

Buradayım. Yine ringin içinde. Kırmızı köşede ben varım, mavi köşede de ben. Ortam karanlık, ne kırmızı görünüyor, ne mavi, ne köşe, ne de ben. “Burada mıyım” diyorum kendime, “-yım? Ben var mıyım?”, -yım dedim yine, ben de dedim, bana ait bir şey yoksa nasıl şey yapıyorum, hay Allah, Hayy değil, hay, Hayy mı yoksa… Orada olmak istediğim anda kendim geliyorum elime, kendimi yakalıyorum. Tuttuğum gibi vurmaya başlıyorum, Allah ne verdiyse, gavura vurur gibi, cahil bir toplumun en cahil adamı gibi, linç eden gibi, linci körükleyen adam gibi. Kendime vurdukça kendimi hissediyorum, kendime dönüyorum, oradan buraya dönüyorum, bir çukura düşüyorum.

Buradayım. Yine bir çukurun tabanında. Sanki kendimden o kadar dayak yememiş gibi bir de dipsiz sandığım çukurlara düşüyorum. Diplerle burnum tanışıyor hep ilk. Ama ne fark eder ki… Sadece boynum değil, her yerim ağrıyor. Kalbim ağrıyor. Bu cümle beni hep çok üzmüştür. En çok kalbim ağrıyor. Bir şey soracağım, çukurların duvarları hep kaygan mı olur, çukurdan çıkmanın yolu yok mudur başka bir çukura düşmekten başka? Çıkmasam da olur, oraya düşen bir çukur yok mudur? Çok soru sordum.

Buradayım. Burası neresi? Burası, burası. Burası, orası olmayan her yer. Burası sanki yok. Sanki sadece orası var. Orası neresi? Senin olduğun yer. Senin olduğun her yer. Orada sen yoksan, orası da burasıdır. Orası burasıysa, ne orası olsun, ne burası olsun, ne şurası olsun, ne sen olmuş ol ne de ben.